20 Mayıs 2014 Salı

Nasıl Koparmışlar Bizi Birbirimizden..


Mehmed Akif 100 yıl sonra, Abdullah Tukay'la buluştu

"Tatar gönlü neyi hisseder;
Güçsüz düşmüş, son üçyüz yılda,
Kader bizi ezmiş nasıl da.
Az mı mihnet çekti milletimiz,
Az mı gözyaşı dökülmüş"
Evet bu satırlar bundan tam 101 sene evvel aramızdan ayrılmış olan Tatar Halk Şairi Abdullah Tukay'a (1886 -1913) ait.. Emin olun, ben de çoğunuz gibi haberdar değildim, Abdullah Tukay'ın şiirlerinden, doğduğu köyden, çektiği ıstıraplardan.. Neyse ki kültüre, kültür adamlarına değer veren, kurumlarımız, belediyelerimiz var..  Kültürel etkinliklerle adından söz ettiren Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı yaptığı uluslararası başarılı etkinliklere bir yenisini daha ekledi ve İstanbul'dan yaklaşık 3 bin km uzaklıkta Milli şairimiz Mehmed Akif'le Tatar Milli Halk şairi Abdullah Tukay'ı bir araya getiren uluslararası etkinliğe imza attı. Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı ile ortaklaşa gerçekleştirilen sempozyum, Kazan Federal Üniversitesi'nde düzenlendi. Sempozyumda, 75 tebliğ tartışılırken, tarihteki Altınordu Devleti'nin başkenti Bulgar şehrinde de ayrıca özel bir program gerçekleştirildi.

100 yıl önce öğrencilere verilen başarı belgesi
1898 tarihli Tataristan takvimi
 
Az mı gözyaşı dökülmüş

Daha önce Kafkaslara, Orta ve Kuzey Asya'ya gitmemiş bir gazeteci olarak bu etkinliği düzenlediği ve bizleri de davet ettikleri için müteşekkirim..  Abdullah Tukay, bundan 100 yıl önce söylediği, "Tatar gönlü neyi hisseder/Güçsüz düşmüş/ son üçyüz yılda/Kader bizi ezmiş nasıl da/Az mı mihnet çekti milletimiz/Az mı gözyaşı dökülmüş" ifadelerini, ya son yüzyılı görerek yazsa idi neler söyler idi acaba.. Zira Tukay bu dünyadan göçtükten sonra yaşanmıştı Komünizm çilesi, inkar, asimilasyon, tehcir ve yasaklar..
Kazan-Kremlin
 

Ümitvar olabiliriz artık
Örneğin Tukay'ın, köyünü anlatırken kullandığı; "..Burada, evvelâ Kur'an âyetlerini okumuşum/ Öğrendim burada Resulümüz Muhammed'i.."  ifadeleri bugün dahi hayli lüks geliyor.. Üstelik özerk Tataristan'da.. Zira son yıllarda kısmen rahatlama yaşansa da, hala ezanlar, mescid/camii içinde ve dışarıdan duyulmayacak şekilde okunuyor, devlet okullarında din dersi yok, din adamı kıtlığı had safhada, cami ve mescidler çoğu zaman kapalı.. son yüzyılda maalesef kültür ve tarihini unutmuş bir toplum var artık.. İfade edelim ki, Tataristan'ın başkenti Kazan'da yapılan uluslararası sempozyumda ümitvar olmamızı gerektirecek işaretler de yok değil.. Rusya'ya bağlı devlet okullarında başörtülü öğrenci görmeniz, burada Akif'le ilgili sergi ve sempozyum yapmanız, Abdullah Tukay'ın sözlerini yazdığı marşı seslendirmeniz oldukça heyecan verici.. Öğrendiğimize göre, kamuda da başörtüsü serbestmiş, hem de Türkiye'den dahi önce.. Ezan konusunda ise Hristiyan Ruslar'la Müslümanlar arasında kavga çıkmış, olay mahkemeye intikal etmiş, mahkeme ezanın serbest okunması yönünde karar vermiş ancak, Müslümanlar yeni bir kargaşa çıkar endişesiyle ezanı cami içinde ve hoparlörsüz okuyor.. Yine Müslüman çocuklar dinini ve Kur'an'ını resmi olmayan medrese ve camilerde öğrenebiliyor.
Asır öncesinde çıkan çocuk mecmuası-Balalar Dünyası

Kul Şerif Camii/ Kazan
 
 Sebilürreşad ile ortak mazi
Mehmed Akif ve Abdullah Tukay sempozyumu Kazan Üniversitesi Filoloji Bölümünde iki gün sürdü.. 10'u aşkın ülkeden tarih, edebiyat bölümünden akademisyenler sunumlar gerçekleştirdi. Sempozyumun açılışında Tataristan Özerk Cumhuriyeti Kültür Bakanı, Türkiye Tataristan Başkonsolosu Sabri Tunç Angılı da hazır bulundu.  Aslında Kazan  Türkiye'den 3 bin km. uzakta olsa da bana pek yakındı. Zira, Mehmed Akif'in başyazarlığını yaptığı Sırat-ı Müstakim/Sebilürreşad gazetesinin belgeselini (Yoldaki Çığır-4 Bölüm) yapan bir kimse olarak, Kazan'ı; Kazan'dan gelen mektupları, Sebilürreşad'ın Kazanlı yazarlarını biliyordum..Dahası hacca gitmek için Kazan'dan yola çıkıp aylar sonra İstanbul'a ulaşan hacı adaylarının Mehmed Akif Bey'i görmek için Sebilürreşad yazıhanesine uğradığını da unutmuş değildim. Belki de bu sebeple, Mehmed Akif ve Abdullah Tukay sergisinde Sebilürreşad ve Sırat-ı Müstakim'den nüshalar bulunuyordu.
Süyümbike Camii- anıtı
 
Kaderlerimiz ortak ama..
Sergiyi gezerken, aslında bundan bir asır önce o coğrafyanın insanıyla kültür ve dilimizin birbirine daha çok benzediğini de hissetim. Aradan geçen asırlık süreçte, hem onların alfabesi değişmiş hem bizim, hem onların kimlikleri Komünizmle yasaklanmış hem bizim tarih ve inancımıza Kemalizm'le savaş açılmış.. Kaderlerimiz benzeşirken, kültür, yazı ve dilimiz ecnebileşmiş.. Abdullah Tukay'dan 100 yıl sonra da, daha zor anlaşır hale gelmişiz ve Tukay'ın şiirlerini anlamakta bizim kadar Tatar halkı da zorlanır olmuş.. Tıpkı bizim Akif'ten, Akifçe duruş ve üsluptan uzaklaştığımız gibi.. Her neyse sizleri 'kendine iyi bak' gibi nev zuhur bir ifade ile değil, Tataristan'da beni ümitlendiren ve kaybolmayan bir veda ifadesiyle selamlıyorum; "Rahmet Üzerige.."

27 yaşında veda etti- Abdullah Tukay
 
 Abdullah Tukay'a dönecek olursak,  (Abdullah Mehemmet Arif oğlu Tukayev) 26 Nisan 1886'da Kazan bölgesi Menger ili Kuşlavıç köyünde (şimdiki Tataristan Cumhuriyeti Arca bölgesi) doğdu. Küçükken yetim kaldı. Elden ele dolaşarak çocukluğunu Sasna, Üçili, Kırlay köylerinde geçirdi, ilk öğretimini Kırlay köyü medresesinde aldı. 1895 yılından sonra Uralsk (Cayık) şehrinde akrabalarının yanında aile terbiyesi gördü. Burada Mutiullah medresesinde okudu. Yine o sırada medresenin yanındaki Rus sınıfına da gitti. Orada Tatar edebiyatı ile halk edebiyatını incelikleriyle öğrendi, Arap, Fars, Türk, Rus ve diğer halkların edebiyatları, Şark ve Garb medeniyetleri ile tanıştı. Tukay medresede okurken şiirler yazmaya başladı. 1905 yılının başında gazetecilikle tanıştı. Cayık'ta Tukay'ın şairliği ve yazarlığı gelişti, şöhreti bütün Rusya'ya yayıldı. Tatar halkının sevgili şâiri oldu.  15 Nisan 1913 tarihinde Kılyaçkin (Kileçkin) hastahanesinde tüberküloz hastalığından vefat etti. Onun şiirleri dünyanın pek çok dillerine tercüme edildi. Doğumunun 100. Yılı münasebeti ile Birleşmiş Milletler topluluğu (UNESCO) şâiri uluslararası alanda tanıttı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DEVLET, İSTİKLAL ŞAİRİ’Nİ ‘İRTİCA 906’ KODUYLA FİŞLEMİŞ

Vatanında ‘Cüda’ İstiklal Şairi İlk kez Gazeteci Muharrem Coşkun tarafından kaleme alınan kitapta, İstiklal Şairi Mehmed Akif’in, marşını ya...