19 Şubat 2017 Pazar

Darwin’i İnönü sildi darbeciler hortlattı

Cumhuriyet tarihinde ilk kez kamuoyuna sorularak değiştirilecek olan müfredatla ilgili çarpıcı detaylar ortaya çıktı. Darwin Teorisi’nin bizzat İnönü döneminde kitaplardan silindiği, teorinin 27 Mayıs darbecileri tarafından geri getirildiği belirlendi. 12 Eylül darbecilerince zorunlu hale getirilen İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük’ün içeriğini de askerler yazmış.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 yıllık iktidarları döneminde ‘Yeni Türkiye’ yolunda önemli adımlar attıklarını ancak iki konuda arzu edilen başarıyı yakalayamadıklarını ifade etti ve bunları; ‘Eğitim ve Kültür’ olarak gösterdi. Milli Eğitim Bakanlığı da geçtiğimiz günlerde   -belki de Türkiye tarihinde ilk kez- hazırladığı taslak üzerinden uzmanlara, STK’lara ve velilere çağırıda bulundu, müfredat değişikliğini kamuoyunda tartışmaya açtı... Müfredatla alakalı bugünkü tartışmaları anlamak erken cumhuriyet dönemine, gitmekte fayda var.
‘MAKBUL VATANDAŞ’ TEZİ
Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesinin ardından 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, Osmanlı’dan kalan okulları ve müfredatı küçük rötuşlarla da olsa devralmıştı. 1924’teki ders programında dahi ilkokul ikinci sınıftan itibaren Kur’an-ı Kerim dersi mevcuttu. Bu durum 1926’ya kadar sürdü. Aslında, ders kitapları konusunda sorun, 3 Mart 1924’te kabul edilen ‘Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra yaşanmıştı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle ilk, orta ve liselerden din dersleri kademeli olarak kaldırılmıştı. Yönetmeliklerde yer alan sadık bir teb’a yetiştirme amacı ve padişahın doğum ve tahta çıkış günlerinin anılması yürürlükten kaldırılmış, yerini ‘makbul vatandaş’ tezi ve ‘Ulu Önder’ kültü almıştı. Bu yapılırken doz fazla kaçmış olmalı ki, Cumhuriyetin 15. yılında CHP tarafından hazırlanan ‘Şeref Kitabı’nda gençliğin duygu ve düşünceleri ‘makbul vatandaş’ arzusunun da ötesine geçildiğini gösteriyordu. Mesela; Kazım Ökmen isimli ilkokul 5. sınıf öğrencisi şunları yazıyordu:
“Düşmanla işbirliği edip yurdunu satan alçak, hain, nankör padişahları sensin kovan...Ey büyük Ata! Ey Tanrı’nın oğlu, 17 milyon yetiştirdiğin, yokken var ettiğin, Türk gençliği senin ve yurdum için her vakit canını vermeye hazırdır. Hepsi bu uğurda can vermeğe ant içmiştir.”  Balıkesir Lisesi 1. sınıf öğrencisi Rezan Tektaş ise, “Vakti ile padişahlar varmış, ulusu onlar sözde idare edermiş. Halbu ki onlar yüzyıllarca Türk ulusunu esir gibi kullanmışlar, bilgisiz bırakmışlar, soymuşlar, parasız, aç ve sefil koymuşlar. Hatta bunların en sonuncusu yalnız kendi canını düşünerek esir yaşamasına razı olmuş. Sen bütün bu fenalıklara “Hayır” diyerek isyan etmiş, Anadolu’ya geçmişsin” diyordu.
Kırşehir Ortaokul 3. Sınıf öğrencisi Leman Çiçekdağı ise şiirle sesleniyordu:
“Ufukta sonsuzluğu çizen kudretli bir el,Göklere yükseliyor ilah gibi bir heykel,Bu varlığın önünde bir dakika dize gel,Bu taş daha kutsidir o kabenin taşından.”
REDD-İ MİRAS DÖNEMİ
1924 müfredat programında “Osmanlı Sarayının Hıyanetleri” sık sık vurgulanıyordu. Geçmişi ve geleneği olmayan ‘Türk Ulusçuluğu’ şeklinde bir tutum benimseniyordu. Örneğin, 1927’de okutulmaya başlanan ilkokul Yurt Bilgisi kitabında, “Padişahlık bir sülaleye aittir. Bunlar içinde, sakallarına inci dizdiren, balıklara para serpen, delileri, yedi yaşında tahta geçenleri, Abdülhamit gibi zalimleri Vahdettin gibi hainleri görülmüştü” (sh.45) ifadeleri yer alıyordu. Yine Yurt Bilgisi 4. sınıf kitabında, ‘Uyanık Türk ile Softa’nın tartışmasında, dindarlar aşağılanıyor, dindar softanın hastane yapımına bile karşı çıktığı diyaloglarla anlatılıyordu. Aynı derslerde, 23 Nisan, 10 Temmuz, 31 Ağustos, 29 Ekim bayram olarak sayılıyor ama dini bayramlardan söz edilmiyordu. Kitaplarda bir öğretmen ile imam karşılaştırmaları yapılıyor, hikayeleştirilen okuma metinlerinde ‘Arap Hafız’ lakaplı imam, öğretmene aşağılatılıyordu. Hafızlar, imamlar ve dindarlar ‘Sahtekar, üfürükçü,’ öğretmen ise çağdaş, akıllı, uyanık olarak karakterize ediliyordu. Osmanlı’ya öfke, nefret ve hakaret ifadeleri hemen hemen bütün derslere serpiştirilmişti. Musiki/müzik dersi müfredatında ise yerli halk müziği çıkarılmış, batı müziği mecbur edilmişti.
1930’LARIN DERS KİTABINDAN...
Günümüzde Türkiye’deki bütün üniversitelerde okutulan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersi ise, ilk olarak 1925 yılında Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nde Mahmut Esat Bozkurt tarafından ‘İhtilaller Tarihi’ adıyla verildi. 1933’te okutulan İnkılap Tarihi’ ya da Devrim tarihi metinlerini yazan kimse ise, dini ‘zehir’ olarak tarif eden Recep Peker’den başkası değildi. 1931’de T.T.T. Cemiyeti Tarafından yazılan ve 1941 yılına kadar ortaokul ve liselerde okutulan Tarih kitaplarında, İslam dini ve peygamberi Hz. Muhammed’le ilgili hakarete varan ifadeler kullanılıyordu: “Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir. Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kur’an ayetlerinin ne olduğu kati surette malum değildir. Muhammet başlangıçta doğaçtan dini hitabette bulunan bir vaiz oldu. Muhammed vaizlikten nebiliğe, nebilikten nihayet Allah’ın resulü haline geçti.” Aynı kitaplarda Cennet ve Cehennemin olmadığı, Allah inancının ise eski insanların doğa korkusundan ortaya çıktığı yazıyılordu. Darwin Teorisi de kitaplarda genişçe kendine yer buluyordu. Hümanist anlayışın kültür politikalarına hakim olduğu İnönü döneminde tarih kitaplarının müfredatları da değiştirildi. Örneğin 1947 yılında yazılmış olan lise Tarih 1 kitabında Türk tarihinin oranı sadece yüzde 4tü. Milli Şef İnönü Devri’nde din eğitimi müfredatta yoktu. İnönü devrinde Atatürk geri plana çekilmiş, İnönü ön plana geçirilmişti. Öyle ki resmi tarihin kaynağı yapılan Nutuk bile İnönü devrinde yeni baskı yapamayacaktı.
EVRİM TEORİSİ NASIL KALDIRILDI
Türk Tarih Tetkik Kurumu tarafından 1931’den itibaren basılan dört ciltlik tarih kitapları ilk evrede liseler için tasarlanmıştı. Dört cilt Tarih ortaokullarda da okutuldu.Darwinist içerik, “Tarihten Evvelki Zamanlar ve Eski Zamanlar” adını taşıyan orta birinci sınıf kitabında somut olarak görülecekti. Anahtar sözcük ise “hayat zinciri’ydi. 1930’lu yıllarda, ilk, orta, lise, tüm ders kitaplarında yer alacak olan “hayat zinciri” evrim kuramının ta kendisiydi. Boğaziçi Üniversitesi Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nün kurucu Başkanı da olan Prof. Dr. Zafer Toprak, Atatürk dönemindeki kitaplardan Darwin teorisinin İsmet İnönü devrinde süratle müfredattan çıkarıldığını şöyle açıklıyor:
1940 SONRASI DEĞİŞTİ
“Otuzlu yıllarda ilk, orta, lise tarih kitapları Darwinist ve evrimci kuram ışığında insanın soyağacı üzerine bilgilerle başlıyordu. Bu anlayış Atatürk’ün önderliğinde oluşturulan Türk Tarih Tezi sayesinde gerçekleştirilmişti. Gazi’nin ölümü ertesi Darwinist evrime yönelik bilgiler rafa kaldırıldı. Hayat zinciri tarih kitaplarından silindi.
Benzer durum lise kitaplarında da, daha 1939 yılında belirgin bir biçimde gözleniyordu. 40’lı yıllarda fizik antropolojinin kaderini Darwin de paylaşacak, fizik antropolojiden kültürel ve toplumsal antropolojiye geçilirken, evrim kuramı da bir kenara bırakılacaktı. Atatürk’ün ölümünden sonra tüm bu kaydettiğimiz bilgileri içeren “Düşünmenin Doğuşu” bölümü ders kitaplarından atıldı.” (Prof. Dr. Zafer Toprak, Darwin’den Dersim’e Cumhuriyet ve Antropoloji, Doğan Kitap, İstanbul 2012, sayfa 362 ve devamı)
Evrim’in kitaplardaki yolculuğu
- 1930 yılında Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitapta evrim konusuna genişçe yer verildi.
- 1941 yılında Evrim müfredattan çıkarıldı.
- 1962’de geri döndü, 1968,1982 yıllarında da derslerde yer aldı.
- 1985-1998 yılında yaratılış görüşüne de yer verildi.
- 1992-1998 yılında Evrim Kuramı eleştirilerek verildi.
- 2000-2003 yılında yaratılış görüşüne eleştirilerek yer verildi.
- 2004’ten itibaren evrim konusu, Fen ve Teknoloji ile Biyoloji derslerinde yer aldı.
ASIL DARBE MÜFREDATA İNDİ
Müfredat mavzuları bugünkü gibi halka sorulmuyordu elbette. Güçlü olan, yönetimi ele geçiren dilediği gibi müdahale edebiliyordu. Örneğin 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra, dersin içeriğinde bir takım değişiklikler yapılmıştı. Kitaplarda bazı metinler şu şekildeydi:
“Devlet... millet paraları hesapsız harcanıyor, bir kısmı çalınıyordu... Türk Milleti Atatürk’ün çizdiği yoldan alıkonulmaya çalışılıyordu... Türk Milleti geriye doğru götürülmek isteniyordu.”
“...Atatürk’ün izinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri harekete geçtiler....Kansız 27 Mayıs İnkılâbı ile yurt içindeki huzursuzluk ve güvensizlik sona erdi.”
“27 Mayıs Devrimi, yurdumuzda yapılan devrimlerin en büyüğü ve en anlamlısıdır.” 
Ayrıca İsmet İnönü devrinde derslerden çıkarılan Darwin teorisi de geri getirilmiş, DP döneminde eklenen bölümler de kitaplardan kaldırılmıştı.
DERS KİTABINI ASKERLER YAZDI
1970’leden itibaren ise, standartlaşmış bir Atatürkçülük versiyonu üzerinde çalışılmaya başlandı. 1976’da ordu kendi personeline Atatürkçülüğü daha sistematik bir şekilde öğretme çabasına girdi. Bu maksatla, ‘Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihimiz’ adıyla bir kitap hazırlandı. 1978’de kitap tüm birliklere dağıtıldı. Ordu eliyle yürütülen Atatürkçülüğü öğretme çabaları 1980’e doğru sivil kesime de kaydırıldı. Genelkurmay’ın ‘Milli Güvenlik’ derslerini sivil okullarda subaylar anlatıyordu. Bu durum 2012 yılına kadar devam edecekti. Bugüne dek süren ve tartışması bitmeyen Atatürkçülük ders ve müfredatı ise 12 Eylül 1980 ihtilali ile zorunlu hale gelmişti. Bununla da yetinilmedi. 18 Ocak 1982’de İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin yeterli olmayacağı belirtilerek, tüm derslere benzer içeriklerin konulması ve öğretmenlerden yeri geldikçe öğrencileri Atatürkçü yetiştirmeleri için yönerge çıkartıldı. Türkçe’den, Din Kültürü’ne, Sosyal’den Matematiğe kadar hatta müzik, beden. Her ders kitabında mutlaka Atatürkçülük ve Laiklikle ilgili bölümler ve şiirler yer alıyordu.
BU BİLGİLERİ RESMİ TARİH HİÇ BİR ZAMAN YAZMADI
90 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de eğitim sistemi defalarca değişti.. Hükümetler gitti, yenileri geldi, darbeler yaşandı. Ama hiç bir dönemde öğrenciler, Sarıkamış faciasını, Kut’ül Amare’yi, Ali Şükrü Bey cinayetini, Rize’nin şapka yüzünden bombalandığını, Dersim’de 15 bin kişinin devlet tarafından bombalanarak öldürüldüğünü, Ezan’ın 18 yıl Türkçe okutulduğunu, jandarmanın Cemevini de Kur’an kursunu da bastığını, Mehmed Akif’in ‘İrtica 906’ koduyla fişlenip Safahat’ının yasaklandığını, Mustafa Kemal’in Samsun’a Padişah Vahdettin’in onayı ve bütçesi ile çıktığını, Filistin’in nasıl elimizden gittiğini v.b... okullarda öğrenemedi. Ana okulundan üniversiteye kadar yıllarını geçiren nesiller, gerçekleri öğrenebilmek için bir 15 yıl daha resmi olmayan kaynaklara yönelmek zorunda kaldı. Öğrenciler çoğu zaman gerçeklerle resmi tarih arasında iki yüzlü davranışa itildi...
MÜFREDAT İÇİN ÖNERİ:
- Maarif, arif, ilim, irfan, medeniyet, mana, nezaket, nezafet, adalet kavramları eğitimle tanışmalı.
- Tarih birilerine övgü ve hakaret değil herkese hakettiği değeri vererek objektif olmalı.
- Talebenin zamanına ve geleceğine yönelik hayata dair pratik bilgiler de bulunmalı.
- Okullar ideoloji yükleyen kamplar olmak yerine, öğrencilere varoldukları toplumu daha ileriye taşıma idealini kazandıran mekanlar olmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DEVLET, İSTİKLAL ŞAİRİ’Nİ ‘İRTİCA 906’ KODUYLA FİŞLEMİŞ

Vatanında ‘Cüda’ İstiklal Şairi İlk kez Gazeteci Muharrem Coşkun tarafından kaleme alınan kitapta, İstiklal Şairi Mehmed Akif’in, marşını ya...